“1800’lerden bu yana her ne kadar format ve mecra türleri değişmiş olsa da, açık havanın hâlâ markalar tarafından tercih edilen bir mecra olduğu aşikâr. Günümüzde hızla gelişen teknoloji ve dijital dönüşümle beraber imkânlar ve dinamikler değişti. Ancak konu yine aynı: İlgi çek, bilgilendir ve harekete geçir!

 

Evden dışarı çıktığımız andan itibaren; elimizde telefon, gazete ya da dergi yoksa dışarıda gördüğümüz her yerde açık hava mecrasına ve bu doğrultuda açık hava kullanan markaların verdiği mesajlara maruz kalabiliyoruz. Dışarı çıktığımız anda asansör panoları, site raketleri, otobüs durakları, billboard’lar, otobüs giydirmeleri, alınlıklar, üst geçitler, geniş bina cepheleri, büyük board’lar, metrodaki ekranlar, yürüyen merdivenlerin yanındaki panolar, dokunmadan geçemediğimiz turnikeler hatta WC panoları aslında açık hava yolculuğumuzun her an gözümüzün önündeki araçları olarak somut bir dekor olmaya devam ediyor.

 

Yaratıcı fikirlerle ezber bozma

 

Açık hava, özel uygulama fırsatları değerlendirildiğinde medya araçları içinde en elverişli mecralardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Açık hava kullanımları ile ciddi bir toplumsal duyuru alanı oluşturduğumuz için bu fırsatı iddialı sayılabilecek yaratıcı bir proje ile taçlandırmak medya sektöründe çalışan her bireyin arzusu olmuştur ve olmaya da devam edecek. İşte bu noktada açık hava, markaların ya da ajansların hayata geçirmek istediği her yeni işe imkân veriyor. Her geçen gün gelişen teknoloji ile açık hava, her dönem kabuk değiştirip kendini yenileyecek, markalar da bu değişimin merkezinde yerini koruyamaya ve ezber bozmaya devam edecek.

 

Geleneksel ve dijital medya arasında bir köprü

 

TV’den, mobil veya desktop’tan ulaşamadığımız kitlelere erişebilmemizi sağlayan açık hava mecrası aslında bir köprü görevi görüyor. Dijitalde ve TV’de detaylı bir şekilde hedef kitleye yönelik yapılan yayınlar günümüzde açık hava üzerinden yapılamıyor. “Programatik OOH” son zamanlarda açık havanın hedeflemesi için kullanılsa da, kamusal alanda bulundukları için aslında ünitelerin çevresinde olan herkese hitap etme fırsatını sunuyor. Açık hava, dijitaldeki görünürlük kabiliyeti ile kişilerin daha fazla bilgi edinmek için web sitelerini ziyaret etmelerine, search ya da sosyal medya üzerinden takipte olmalarına direkt etki etmeye devam edecek. Bu da açık havanın artık tüketicilerin “omnichannel” deneyimlerinin en kilit temas noktalarından biri olduğunu kanıtlıyor.

 

Açık hava artık bir mecra olmaktan çıkıp, yaşadığımız şehri ve günlük hayatımızı deneyimlerken ekranlara ek olarak tüketici deneyiminin kalbinde yer alan bir temas noktası hâline geldi. Lokasyon bazlı mesaj verme ve konumlanma kabiliyeti artık TV reklamları ile gerçekleştirilemiyor. Örneğin TV’de spesifik olmayacak şekilde hedef kitleye giden bir mesaj verebiliriz. Açık havada ise bir kampanya kurgusunun altındaki lokasyon bazlı mesajlar ile hedef kitleye direkt ulaşarak vermek istediğimiz mesajları çeşitlendirebiliriz. Açık hava, günümüzde tam anlamıyla ölçülemese bile, aslında her açıdan doğrulanabilir ve etkili bir pazarlama aracı.

 

Gelişen teknoloji ile büyüyen dijital açık hava (DOOH)

 

Türkiye’de açık hava mecraları dünyadaki trend ile doğru orantılı olarak, günden güne DOOH ünitelerine dönüşüyor. Her geçen sene klasik statik kullanımlarından pay alarak büyüyen DOOH, dijital pazarlama ile beraber, bu yükselişini sürdürmeye devam edecek. DOOH kullanımları; interaktif iletişimi artırması, prodüksiyon maliyeti olmaması, statik kullanımlarda olan dönem baskısını hissetmemesi ve TV ya da dijitalde üretilen içeriklerin aynı anda DOOH mecralarında bir altyazı eklenerek direkt hedef kitleye ulaşması nedeniyle her geçen gün büyümeye ve tercih edilmeye devam edecek. Açık hava reklamcılığı her geçen gün dijitalleşerek, çeşitli özel uygulama ve konsept projeler ile medyanın gerçek hayattaki “iletişim sahnesi” olacak.