Dijital çağda uzun zamandır içinde bulunduğumuz dönüşüm, pandemi ile beraber çılgınca bir ivme kazandı.

 

Öyle ki; en basit ihtiyaçlarımızı bile dijital envanterleri kullanarak halletme güdüsü hepimizi sarmış durumda. Bu gidişat bizi nereye götürecek, hayatlarımız nasıl bir hal alacak diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Düşünüp dururken uyuyakalıyorum.

 

Rüyamda sene 2030;

 

Yağmurlu bir Pazar günü, hava buz gibi, dolaptan kestaneleri çıkartıp pekmezli suya basmışım, salep için tarçın var mı diye kontrol ediyorum. Herşey tamam! Akşam yemeğinden sonra keyifli bir film eşliğinde ailece güzel vakit geçirebiliriz.

 

Bu arada yemeği de yapıyorum, bol kremalı mantarlı bir makarna. Bizim Pazar günlerinin klasiği Pazar makarnası. Her hafta bir çeşit sosla damak şöleni. Hazırlıklarım bitiyor, ev ahalisini sofra çevresine çağırıyorum; “Haydi yemek hazır, gelinnnnn!!!” 1-2-3…gelen giden yok…Ee makarna kremalı, soğuyunca hiç birşeye benzemez ki…” diye içimden sinirleniyorum. Tek tek odalara girmeye başlıyorum. Bizim canavar oğlan takmış VR gözlüklerini kıkır kıkır gülüyor. Dürtüyorum, elimi itiyor. İnternetin fişini çekiyorum, hızımı alamayıp gözlükleri de çekiyorum gözünden. “Oğlum” diyorum, “Bir pazarımız var beraberce zaman geçireceğimiz onda da güç bela mı geleceksin sofraya, aşk olsun.” “Ama anne!” diyor; “Arkadaşlarla Avustralya’da sörf okuluna yazılmıştık, tüm coinlerimi 3 aydır bu kurs için biriktiriyordum. İlk dersimiz 10 dakika önce başlamıştı çok teşekkür ederim hem param yandı hem de arkadaşlarımdan geri kalacağım şimdi sayende.” Söyleniyor da söyleniyor…

 

“Haydi sofraya” deyip kocamın odasına yürüyorum. Kulağında kulaklık, uçuş simulatöründe Viyana’ya gidiyor. “Hava yağışlı şu an oto pilot’a alamam uçağı, siz başlayın ben gelirim” diyor.

 

Hevesim kırılmış sofraya yürürken; “ne zaman bu hale geldik, sanal gerçeklik bizi ne ara bu kadar yuttu?” diye düşünmeden edemiyorum.

 

Yukarıdaki rüya olarak tabir edilen kısa yaşam kesiti aslında olasılığı çok yüksek bir gerçeklik. Her birimizin geleceğini, ilişkilerini ve dinamiklerini yansıtıyor.

 

Girdiğimiz her ortamda – esnaf lokantasındaki garsondan, kurumsal şirketlerin CEO’larına, kontrole gittiğimiz doktorumuzdan, berberimize kadar – bilirkişiler var. Metaverse, NFT nedir çözmüş, yetmemiş bu konuda kendini uzman konumlandırıp birbirlerine yön veren insanların her geçen gün arttığını mutlaka gözlemlemişsinizdir.

 

Peki nedir bu Metaverse, NFT?

 

Metaverse’i içinde yaşadığımız evrenin paralel bir evrene taşınması gibi düşünebilirsiniz. Kendi avatarınızı yarattıktan sonra o evrende burada yapmadıklarınızı yapabilir, yemediklerinizi yiyebilir, giymediklerinizi giyebilirsiniz. Aslına bakarsanız burada olmak isteyip olamadığınız herşey olabilirsiniz o dünyanın içinde. Sanırım en çok da bu yüzden insanlara çekici geliyor.

 

Aslında metaverse yepyeni bir kurgu değil hayatımızda. Oyun dünyasının gelişmesi ile uzun süredir bizimle olan Fortnite, PubG, Roblox gibi farklı hedef kitle ve yaş aralıklarına hitap eden meta dünyalar ile uzun zamandır haşır neşirdik. Yeni olan sadece fiziksel dünyamızın buraya taşınacak olması. Bu yeni dünyaların kendine has özelliklerine zamanla daha da aşina olmakla beraber bir noktada fiziksel ve sanal ortak deneyimleri tek bir dünyada yaşamaya başlayacağımız günler pek de uzak görünmüyor.

 

NFT’nin açılımı ise “Non Fungible Token”. Türkçe karşılığı ile “Değiştirilemeyen, takas edilemeyen Token” ya da “Değişmesi mümkün olmayan para” olarak tercüme edilebilir.

 

NFT, aslında bir kripto para birimi. Fakat bu tanımda söz konusu para temel tanımıyla değişim aracı. Bildiğimiz tanımların dışında değerli olan herhangi bir varlık olabilir. Yani NFT, bir değere sahip olan ve tahsil edilebilen dijital bir varlık. Başka önemli özelliklerinden biri ise NFT’lerin eşsiz ve tek olması. Bir nevi insan parmak izinden esinlenilmiş gibi. NFT’nin de Metaverse gibi sanal evrenler ile birlikte artık kalıcı olarak hayatımıza girdiğini söyleyebiliriz. Meta dünyaların içinde kendimize has edindiğimiz NFT’ler cüzdanlarımızı yoracağa benziyor. Konumuz NFT’ye gelmişken, bir kaç hap bilgi paylaşmadan olmaz. 2020’de 1 milyar doların altında bir pazara sahip olan ve sınırlı sayıda yatırımcının haberdar olduğu NFT pazarı 2021 sonunda 40 milyar doların üzerinde dev bir pazara dönüştü. Genç nesil yatırımcıların sanatsal yatırımlarını NFT’ler üzerinden yaptığını söylemek pek de yanlış olmaz. Buradaki potansiyeli daha net bir şekilde ilerleyen günlerde hep beraber deneyimleyeceğiz.

 

Peki markalarımız için ne gibi fırsatlar var?

 

Markalarımızın, sanal gerçeklik dünyasında paralı yatırım/medya iletişimlerinden ziyade ilk önce meta evrenlere nasıl entegre olacağını netleştirmek gerekiyor. Doğru bir strateji ve marka konumlaması hayati önem taşıyor. Geçtiğimiz günlerde Facebook ekipleri ile yaptığımız bir sohbet sırasında aslında Meta’nın da şirket olarak bu konular üzerine yeni çalışmaları başlattıklarını ve asıl hedeflerinin buradaki hikayeleri markalarla eş zamanlı yazmak olduğunu açıkca dile getirdiler.

 

Gelecek dönemlerde gerçekleştireceğimiz ürün lansmanlarında fiziksel ve sanal ürünleri bir arada tüketiciye sunacağımız ise yadsınamaz bir gerçek. Zira yeni nesil kendilerine olduğu kadar avatarlarına da enerji, zaman ve para harcayacağa benziyor.