IMD Global Dijital Rekabet Gücü Raporu
Türkiye’nin ‘dijital rekabet gücü’ ne seviyede? IMD’nin ülkelerin ‘Dijital Rekabet Gücü’ raporunda Türkiye genel sıralamada 52’inci. Bileşenler bazında, ‘bilgi düzeyi’ bileşeninde 59’uncu, ‘teknoloji’ bileşeninde 45’inci ve ‘geleceğe hazır olma’ bileşeninde ise 42’inci sıradayız.
Geçtiğimiz günlerde, International Institute for Management Development (IMD)ülkelerin dijital rekabet gücünü ölçtüğü bir rapor yayımladı. Bir ülkenin dijital rekabet gücü belirlenirken üç şeye bakılıyor:
• Ülke, yeni teknolojileri araştırıp, anlayıp, hayata geçirmek için gerekli bilgi düzeyine sahip mi? Bunu ölçerken de ülkedeki kaliteli insan kaynağı, eğitim düzeyi ve kalitesi, ve bilimsel çalışmaların seviyesi gibi kriterlere bakılıyor.
•Teknoloji açısından ülke ne kadar gelişmiş? Dijital teknolojilerin gelişmesi için gerekli ortam var mı? Düzenlemeler, ekonomik model ve teşvikler ne durumda?
• Ülke dijital bir geleceğe hazır mı? Dijital bir dönüşümü yapabilecek çevikliğe sahip mi? Ekonomik model içerisinde dijital teknolojilerin yeri ne?
Farklı sosyoekonomik yapılardan 63 ülkenin bu üç boyutta, 50 değişken üzerinden değerlendirildiği çalışmadan öne çıkan sonuçlar ise şöyle:
• Öncelikle, 63 ülkeden 29’unda dijital rekabet gücü bir önceki seneye göre artmış
• Dijital rekabet gücünde farklı bölgeler farklı alanlarda öne çıkıyor. Örneğin Asya Pasifik bilgi düzeyi ve teknoloji bileşenlerinde güçlü iken Avrupa, Orta Doğu ve Afrika geleceğe hazır olma bileşeninde yüksek skora sahip.
• Elbette, bu bölgeler içinde heterojen bir dağılım var; aynı bölgedeki farklı ülkeler farklı bileşenlerde öne çıkıyor
• Ülke bazında ise ABD dijital rekabet gücü en yüksek olan ülke. Geçen yılın birincisi Singapur bu yıl ikinci. Üçüncülük ise İsveç’te.
Gelelim Türkiye’ye… Türkiye’nin gelecekte de dünyada söz sahibi bir ekonomi olması için dijital dönüşüm çok önemli. Bu kadar genç ve teknolojiyi seven bir nüfusa sahip olmamız bir avantaj. Sosyoekonomik yapıdaki bölgesel farklılıklar, toplumun her düzeyinde eğitim ve teknolojiye erişimin aynı olmaması ise işimizi zorlaştıran faktörler.
• Türkiye’de 79 milyon mobil abone var. Neredeyse herkes cep telefonu sahibi.
• Mobil internet abone sayısı ise 57,7 milyon. Bu rakam 10 yıl önce sıfırdı.
• 12,3 milyon hanede sabit internet var.
Bunların da alt bileşenlerine baktığımızda gelecek için birtakım dersler çıkıyor:
Bilgi Düzeyi: Aslında insan kaynağımızın niteliği genel skorumuza göre iyi ancak bu insan kaynağını doğru eğitim ve gelişim programları ile destekleyemiyoruz. Bunu iyileştirmek için:
• Eğitime yapılan harcama, yüksek öğrenim oranı, kişi başına düşen öğretmen sayısı, bilim alanındaki mezun sayısı, ve kadınların eğitime erişimini iyileştirmeliyiz
• Ayrıca, Ar-Ge alanındaki yatırımları ve insan kaynağını artırmalı, daha çok kadını Ar-ge’ye yönlendirmeli, teknolojik sektörlerdeki iş gücünü ve kalitesini artırmalıyız.
Teknoloji: Sıramız genel sıramıza göre iyi; zira düzenlemeler açısından durumumuzun kötü değil. Örneğin, Türkiye’de yeni iş kurmak ve iş yapmak diğer ülkelere kıyasla kolay (Dünya Bankası’nın ‘Ease of Doing Business’ endeksinde 190 ülke arasında 60’ıncıyız). Ancak, Teknolojik Ortam alt bileşeninde skorumuz düşük. Kendimizi geliştirmek için:
• Mobil internet, kablosuz internet, internet kullanıcı sayılarını daha da artırmalıyız. Özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı bölgelere daha çok teknoloji götürmeliyiz
• Bununla da kalmayıp, teknolojik altyapıyı örneğin internet hızını iyileştirmeliyiz
• En önemlisi yüksek teknoloji üretmeye başlamalı ve ihraç edebilir duruma gelmeliyiz.
Geleceğe Hazır Olma: Bu bileşen ise göreceli olarak en iyi olduğumuz bileşen. Zira, e-ticaret, akıllı telefon sahipliği gibi değişkenlerle ölçülen ‘uyum sağlama’ alt bileşeninde genel skorumuza göre çok daha iyiyiz. Aynı şekilde, çeviklikde de sıralamamız görece yüksek. Ancak BT entegrasyonu gelişim alanımız. Geleceğe hazırlanmak için şunlara kafa yormalıyız:
• E-devlet uygulamalarını daha da geliştirmek için ne yapabiliriz?
• Korsan ile nasıl daha etkili şekilde mücadele edebiliriz? Böylece teknolojik gelişimi ve yatırımları nasıl çekebiliriz?
Sonuç olarak, Türkiye’nin dijital dönüşümü ve geleceği için, devletten düzenleyici kurumlara, özel sektöre ve sivil toplum kuruluşlarına kadar herkese sorumluluk düşüyor.
Not: Bu sayfalar BKM (Bankalararası Kart Merkezi) tarafından hazırlanmıştır.
Kaynak:DigitalAge